Araştırmacılar, evrenin doğuşu için, yaratılışın itici gücü olarak kozmik enflasyonu kütleçekim dalgalarıyla değiştiren yeni bir model ortaya koydular. Simülasyonları, kütleçekim ve kuantum mekaniğinin evrenin yapısını tek başına açıklayabileceğini gösteriyor. Bu zarif yaklaşım, geleneksel Büyük Patlama yorumlarına meydan okuyor ve Einstein'ın çalışmalarına dayanan yüzyıllık bir fikri yeniden canlandırıyor.
İspanya ve İtalya'daki araştırmacıların cesur yeni bir çalışması, evrenin ilk anlarını yeniden yorumlayarak, kozmosu var edenin enflasyon değil, kütleçekim dalgaları olduğunu öne sürüyor. Ekip, gelişmiş bilgisayar simülasyonları kullanarak, genel göreliliği kuantum mekaniğiyle De Sitter uzayına dayanan basit ve doğrulanabilir bir modelde birleştiriyor.
Evren Nasıl Var Oldu?
Evren nasıl var oldu ve hangi erken süreçler onu takip eden her şeyi şekillendirdi? Physical Review Research'te yayınlanan yeni bir çalışma bu temel soruyu ele alıyor. İspanya ve İtalya'dan bilim insanları, evrenin doğuşundan hemen sonra neler olduğunu yeniden canlandıran bir model geliştirdiler. Bu yaklaşım, evrenin en erken evrimini yöneten kuvvetler ve olaylar hakkındaki uzun süredir devam eden fikirleri altüst edebilir.
Bu başlangıçları keşfetmek için araştırmacılar, geleneksel "enflasyon" teorisini sorgulayan gelişmiş bilgisayar simülasyonları yürüttüler. Bu teoriye göre, evren var olduktan sonra saniyenin çok küçük bir kesri içinde olağanüstü bir hızla genişledi. Enflasyon modeli, teorinin işe yaraması için birbiriyle bağlantılı birkaç değişkene dayanır ve bunların hepsinin uyumlu olması gerekir.
Yeni önerilen model daha basit bir açıklama sunuyor. Genel görelilik tarafından öngörülen kütleçekim dalgalarının, evrenin oluşumunun arkasındaki gerçek itici güç olabileceğini ve galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin ve nihayetinde Dünya'daki yaşamın ortaya çıkmasına yol açabileceğini öne sürüyor.
Araştırmacılar, bu fikri, adını 1920'lerde Albert Einstein ile kozmosun yapısını anlamak için iş birliği yapan Hollandalı matematikçi Willem De Sitter'den alan De Sitter uzayı olarak bilinen matematiksel bir yapıyla ilişkilendiriyor.
"Onlarca yıldır, daha önce hiç gözlemlemediğimiz elementlere dayanan modeller kullanarak Evren'in ilk anlarını anlamaya çalıştık," diyor İspanya'daki ICREA'da deneysel bilimler ve matematik üzerine çalışan ve çalışmanın ortak yazarlarından Dr. Raúl Jiménez. "Bu öneriyi heyecan verici kılan şey, basitliği ve doğrulanabilirliği. Spekülatif unsurlar eklemiyoruz, bunun yerine yerçekimi ve kuantum mekaniğinin kozmosun yapısının nasıl oluştuğunu açıklamak için yeterli olabileceğini gösteriyoruz."
Kütleçekim dalgaları kavramı, Oliver Heaviside ve Henri Poincaré'nin ilgili fikirleri ilk kez ortaya attığı 1893 ve 1905 yıllarına dayanır. Albert Einstein, 1916'da bu kavramı genişleterek kütleçekim dalgalarını genel görelilik kuramında uzay-zaman dokusundaki dalgalanmalar olarak tanımlamıştır.
Bu dalgalar, süpernovalar, birleşen kara delikler ve çarpışan nötron yıldızları gibi güçlü kozmik olaylardan kaynaklanabilir. İnanılmaz derecede zayıf oldukları için, onları tespit etmek son derece hassas cihazlar gerektirir. Washington ve Louisiana'daki tesisleri bulunan Lazer İnterferometre Kütleçekim Dalgası Gözlemevi'ndeki (LIGO) bilim insanları, Eylül 2015'e kadar ilk doğrulanmış tespiti gerçekleştirememişlerdir.
Evrenin doğuşu, bilimin en büyük bilmecelerinden biri olmaya devam ediyor. Büyük Patlama teorisi hâlâ geçerli bir açıklama olsa da, özellikle bu patlayıcı başlangıçtan önce neler olabileceği konusunda pek çok soru hâlâ cevapsız.
Carl Sagan, insanlığın kozmosla olan derin bağını şöyle dile getirmişti: "Kozmos içimizdedir. Biz yıldızlardan oluşmuşuz. Evrenin kendini tanımasının bir yoluyuz."
Evrenin tam olarak nasıl başladığını ve şu anda bu makaleyi okumanıza neden olan süreçleri asla bilemeyebiliriz. Ancak bu çalışmanın sunduğu basitlik gibi, belki de bu çalışma da evrenin kendisini biraz daha iyi tanımamız için bir yoldur.
Araştırmacılar önümüzdeki yıllarda evrenin kökenleri hakkında hangi yeni keşiflerde bulunacaklar? Bunu ancak zaman gösterecek ve işte bu yüzden bilim!